İlk sözcükleri yazmak zormuş.
Ben de sonunda bloggerlar arasında yerimi almaya karar verdim. Benim için oldukça geç kalmış bir girişim olsa da..
Bu alana girmemde en büyük sebep; hayatımıza yeni girecek olan minik "Umut" oldu.
Aslında hep paylaşacak anlatacak çok şeyim vardı, ama artık öğreneceğim çok fazla bilgi, edinilecek tecrübeler var. Öğrendikçe, yaşadıkça anlatmak, paylaşmak, paylaştıkça yeni bir şeyler öğrenmek için müthiş bir fırsatım oldu. Hayatıma yeni girecek bir bebiş; hem hayata yeniden farklı bir gözle bakmama hem de hayatı yeniden onun gözleri ile tanımama fırsat verecek. Ben de bu maceraya atılırken yaşadıklarımı, yaşayacaklarımı hem ona ait bir anı olarak hem de kendime ait bir günce olarak yazacağım.
Hayata ve Umut'a dair ne varsa burada olacak.
Bir Dilek, Bir Umut, Bir de Hayatım
Yeni bir anneye, yeni bir bebeğe ve 30'larında bir kadının hayata dair yaşayıp öğrendikleri
11 Eylül 2013 Çarşamba
Umut'lu günlere doğru
40. haftaya girmek üzereyim, her gün ha geldi ha gelecek diye bekliyorum (bekliyoruz). Bu sene etrafımdaki tüm arkadaşlarımın bebekleri nispeten erken (38 ve sonrası, yani 40'da önce) doğunca ben de öyle bir beklentiye girdim. Ama ne mümkün benim gibi sabırsız bir annenin böyle sabırlı bir oğlu olsun:) İlla 40. haftayı görücem dedi herhalde. İnşallah 41'e kalıp 41 kere maaşallah dedirtmez kendine.
Başta evde oturup onun için hazırlıklar yapmak çok keyifliydi, süsleri, temaları, odası derken (Bu ayrıntıları Umut geldikten sonra paylaşacağım) ilk haftayı kolay atlattım, ama işler bitipte kendi başıma kalınca (Kendi başıma derken sanmayın bir başıma: iki anne ile birlikte kalınca diyeyim ben size) artık nerede kaldı demeye başladım. Hatta 30 Ağustos'ta doğma ihtimaline kendimi o kadar adepte etmiştim ki doktor NST'e bile bağlamayınca o hafta bayağı üzüldüm. Daha sonra elbet bir bildiği olduğunu vakti zamanı gelince sağlıkla geleceğini düşünüp sakinleştim.
Bu arada kendime yeni bir meşgale olarak blog yazmaya başladım.
Başta evde oturup onun için hazırlıklar yapmak çok keyifliydi, süsleri, temaları, odası derken (Bu ayrıntıları Umut geldikten sonra paylaşacağım) ilk haftayı kolay atlattım, ama işler bitipte kendi başıma kalınca (Kendi başıma derken sanmayın bir başıma: iki anne ile birlikte kalınca diyeyim ben size) artık nerede kaldı demeye başladım. Hatta 30 Ağustos'ta doğma ihtimaline kendimi o kadar adepte etmiştim ki doktor NST'e bile bağlamayınca o hafta bayağı üzüldüm. Daha sonra elbet bir bildiği olduğunu vakti zamanı gelince sağlıkla geleceğini düşünüp sakinleştim.
Bu arada kendime yeni bir meşgale olarak blog yazmaya başladım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)